woolf
  • 25 Ekim 2016
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

“Edebiyattaki en uzun ve en büyüleyici aşk mektubu”nun arkasındaki gerçek hayat hikayesi.

İngiliz şair Violet Trefusis ile yaşadığı çalkantılı ilişkisinin bitiminden dört yıl sonra, peyzaj tasarımcısı Vita Sackville-West gönlünü kendinden on yaş büyük Virginia Woolf’a kaptırdı. Onlarınki, Woolf’un Vita’dan esinlenerek yazdığı devrim niteliğindeki romanının başkahramanı gibi yegâne bir aşktı. Öyle ki, aşkları yıllar geçtikçe biçim değiştirdi, ateşli bir tutkuya; derin, hassas duygusal yakınlığa ve de çok sıkı bir dostluğa dönüştü.

Sackville-West’in oğlu Nigel Nicolson 1937’de yazdığı Portrait of a Marriage: Vita Sackville-West and Harold Nicolson  (Bir Evliliğin Portresi: Vita Sackville ve Harold Nicolson) adlı kitabında Virginia Woolf ve Vita Sackville-West arasındaki ilişkiyi derin bir saygı ve duyarlılıkla gözler önüne seriyor. Ayrıca, ikilinin ilk tanışmalarından, Vita’nın Virginia’nın ölüm haberini alana dek olan sürede paylaştıkları aşkın (bu öyle bir aşktı ki, Vita’nın Virginia’nın kocasına yazdığı baş sağlığı mektubunda bile gayet canlı bir şekilde görülüyordu) büyüklüğüne ışık tutmak amacıyla, kitabında kendi annesinin mektup ve günlük çizimlerine yer veriyor.

Aralarındaki sıra dışı bağ, Virginia’nın kırk yaşında olduğu ve ilk edebi başarısı Mrs. Dollawayin çıkmasına daha üç yıl kaldığı Aralık 1922’de başladı. Tanışmalarından dört gün sonra Virginia, Vita’yı küçük bir akşam yemeği partisine davet etti. Vita, Horald Nicolson adında bir diplomat olan kocasının da aynı zamanda eşcinsel olduğundan 19 Aralık 1922 tarihli mektubunda bahsediyordu.

“Virginia Woolf’a tam anlamıyla hayran kaldım, siz de olsaydınız hayran kalırdınız. Onun cazibesi ve kişiliği karşısında oldukça etkisiz kalırdınız. Mrs. Woolf oldukça sade yine de büyük bir şeyin izlenimini veriyor. O, kelimenin tam anlamıyla doğal biri, üstünde hiçbir takı yok, hatta gayet kötü giyimli. İlk önce onun çok sıradan olduğunu düşünüyorsunuz, ama sonra bir çeşit manevi güzellik size kendini kabul ettiriyor ve onu izlemeyi büyüleyici bulmaya başlıyorsunuz. Dün gece daha şıktı, yani, turuncu yün çoraplarını sarı ipeklerle değiştirmiş ama yine de topuklu ayakkabı giyiyordu. Aynı zamanda hem mesafeli hem de insan, bir şey söylemek isteyene kadar sessiz kalıyor, ama söylediği şeyi fevkalade söylüyor.”

Woolf’un “oldukça yaşlı” (kırk yaşında) olduğunu belirttikten sonra, Vita arzulu ve havai bir şekilde ekliyor:

“Şimdiye kadar çok nadiren birinden bu kadar hoşlandım ve galiba o da benden hoşlanıyor. En azından beni, yaşadığı yere Richmond’a çağırdı. Tatlım, ben galiba gönlümü kaptırdım.”

Takip eden diğer haftalarda, Vita’nın kendinin “Virginia’nın istediği şeye dönüştüm” iddiasında bulunana kadarki beş yıl boyunca Vita tamamıyla gönlünü kaptırmış ve iki kadın arasındaki samimiyet birbirlerini daha da yakına çekmişti.  Ertesi Şubat ayında günlüğüne Vita şu şekilde bir giriş yapmıştı:

Richmond’da Virginia ile akşam yemeği yedim. O her zamankinden daha da güzel. Aşkın insanı sıkıcı yaptığını fakat yaşam coşkusu, insanlara yakın olan “küçük hareketler”de yatar derken ne kadar da haklı. Ama belki de insanlık konusunda deneysel olduğu ve hayatında hiçbir yüce tutku olmadığı için böyle hissediyor.”

Bir ay sonra Vita tekrar günlüğüne içini döküyor:

“Tavistock Meydanı’nda Virginia’yla öğle yemeğindeydim. Buraya daha yeni geldi. İlk defa onla uzun süredir yalnız kalıyorum. Annemi görmeye gittim ama zihnim hep Virginia ile dolu.”

Sonrasında Nicholas, aralarındaki iletişimin bir süre kesildiğini belirtiyor. Virginia başlarda duygusal anlamda çelişkili duruyordu. Bir an umutsuzca Vita’ya kendini kaptırıyor-kendi günlüğünde tam anlamıyla gerçek bir kadın olmadığını yazmıştı-, başka bir an da bu çekimin aniliğinden ve yoğunluğundan bezmiş bir halde oluyordu.  Woolf’un beraber eleştirel bir aile gazetesi hazırladığı ve ilerde onun resmi biyografi yazarı olacak çok sevdiği yeğeni Quentin Bell aşağıdaki yorumda bulunuyor:

“Virginia muhtemelen Vita’nın duygularının farkına vardı ve belki de ilk karşılaşmalarında kendi duygularını da sezdi, böylece Vita yanındayken gencecik bir kız gibi utanmış ve, sanırım, bu da onda bir tehlike hissi uyandırmıştı.”

Nicholson ise olaya kendi annesi tarafından bakıyor ve ekliyor:

Vita, Virginia’nın zihninin ve vücudunun zarafetinin gayet farkındaydı ve şömine başında yaşanan (Vita, Virginia’nın sandalyesinin yanında yerde oturmaktan çok hoşlanıyordu.)küçük inceliklerle başlayan, daha sonra giderek daha fazlasına dönüşen dostlukları sevgi dolu bir şekilde ilerledi.”

 Ama aralarındaki bu küçük şey hiçbir açıdan hafife alınamazdı çünkü hiçbir aşk basit bir mesele değildir hele ki onlarınki kadar büyük bir aşk. Vita, Virginia’nın sevgilisi ve ilham perisi oldu. Vita, aynı zamanda LGBT aşları politikasında devrim yaratan, Virginia’nın 1928 yılında yayımlanan ezber bozan kitabı Orlandoya esin kaynağı olmaya devam etti. Nicolson bu romanı şiirsel bir dille şöyle açıklıyor. “Bu roman edebiyattaki en uzun ve en büyüleyici aşk mektubu, öyle ki kitapta Virginia, Vita’yı keşfediyor, onu yüzyıllara serpiştiriyor, bir cinsiyetten diğerine döndürüyor, onunla oynuyor, ona kürkler, danteller ve zümrütler giydiriyor, kızdırıyor, flört ediyor, etrafını bir sis bulutuyla sarıyor sonunda Vita’yı Long Barn’da köpeklerle çamurlar içinde Virginia’nın gelişini bekler şekilde resmediyor.”

Orlando’nun yayımlandığı 11 Ekim 1928 tarihinde Vita, hiçbir müsriflikten kaçınmayacak şekilde hazırlanmış bir paket teslim aldı. Pakette, Vita’ya özel teslim edilecek Niger derisi içinde muhafaza edilmiş, kitabın ilk kopyası ve Virginia’nın orijinal el yazması nüshası vardı. Kitabın sırtına da Vita’nın baş harfleri kazınmıştı. Yıllar sonra, Virginia’nın ölüm haberini alınca, Vita, Virginia’yı, şimdiye dek bildiği “zihnin ve ruhun en sevimlisi” ve “hiçbir zaman yeri dolmayacak bir kayıp” diyerek, bir zamanki sevgilisi ve ömürlük dostu olarak tanımlamıştır.

Nicholson annesinin Virginia ile olan ilişkisini yazarken şuna dikkat çekiyor. Çağın standartlarına göre uygunsuz olsa da, iki kadının da sürdürdüğü açık evlilikler, onların saygılı eşlerinin kırılmaz entelektüel ve manevi bağları sayesinde devam etmiştir.

Vita’nın hayatında Horald dışında Virginia’nın arkadaşlığı en önemli gerçeklikti, tıpkı Virginia’nın hayatında Leonard ve belki kızkardeşi Venessa hariç en önemli gerçekliğin de Vita’nın dostluğunun olması gibi.  Eğer Vita-Horald ikilisine bir denk aramak gerekirse, Virginia-Leonard çiftiyle karşılaşılır. Fakat Virginia’nın cinsel anlamda soğuk(frijit) olması, Leonard ‘ın ise eşcinsel olmaması gibi aralarında farklar olduğunu kabul etmek gerekir. Evlilikleri, birbirlerine sağladıkları özgürlükleri, aşklarının yenilmezliği, eşleriyle ilişkilerinin tensel olmayan, entelektüel ve manevi temelli olması, düzene karşı çıkmaları, yaşamın zevkine bakmada dördünün de istekli olması,  sıkı çalışmaları, duygularıyla tehlikeli oyunlar oynamaları ve birbirlerine olan ilgileri bakımından benzerdir. Leonard’ın Virginia salondan geçerken onun yorulmadığını veya fazlaca heyecanlanmadığını görmek için ona nasıl baktığını çok iyi hatırlıyorum. İncil’deki Yusuf’un Meryem’i gözetmesi gibiydi sanki. Woolf ve Nicolson aileleri arasında kıskançlık yoktu, çünkü ikisi de “güven” kelimesini kendi iradeleriyle aynı şekilde tanımlıyorlardı.”

Yazar: Maria Popova
Çeviri: Merve ERDOĞDU
Kaynak: brainpickings

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com