• 22 Şubat 2017
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Bilim insanları atların son 18 milyon yıldaki hızlı evrimsel başarısı konusunda bazı varsayımlarda bulundular ancak diş ve vücut ölçülerine dayanan yeni analizler gösteriyor ki bazı anahtar bilgiler yanlış olabilir.

Çayırların yaşanabilir habitat haline gelmesiyle beraber atların bu yeni, çimen ağırlıklı diyete uyum sağlamak için daha güçlü dişlerle daha büyük vücutlar geliştirmesi varsayımına karşın kanıtlar ortaya koymaktadır ki aslında 138 tür boyunca atlar bugünkü durumlarına ulaşana değin çok az değişmişlerdir.

Araştırma ekibinden Almanya Doğa Bilimleri Müzesi’nde çalışan Juan L. Cantalapiedra: “Klasik görüşe göre, çayırlar ortaya çıkınca atlar daha hızlı evrimleşmişti. Bunun sebebi de çimen ağırlıklı diyetin sebep olduğu güçlü yıpranmanın dişleri geliştirmesi olarak gösteriliyor.”

Evrimin klasik görüşüne göre, değişen diyete cevap olarak atların sadece dişleri değişmedi; bu düşük kaliteli besinin etkili sindirimiyle beraber gittikçe büyüdüler ve kendilerini bu yeni, açık habitatlarında avcılara karşı korudular.

Fakat Cantalapiedra ile takımı mevcut ve yok olmuş toplamda 138 türü, 18 miyon yıl öncesinden bugüne kadar takip ederek yeni bir evrimsel ağaç inşa ettiklerinde atların diş boyutlarının ve vücut ölçülerinin önemli bir biçimde benzer durumda kaldığını buldular.

Atların 131 yok olmuş, 7 yaşayan türünün diş boyutları ve vücut ölçüleri üzerine yeni bilgisayar modelleri ile yapılan haritalar, araştırma ekibinin milyon yıllar boyunca türleşme patlamalarının – yeni türlerin ortaya çıkışı – nerede meydana geldiğini anlamalarını sağladı.

Ekip 18 milyon yıl önce, Kuzey Amerika’daki ilk ortaya çıkıştan itibaren geçen 3 milyon yılda soy ağacında üç patlamanın meydana geldiğini keşfetti.

İspanya Ulusal Doğa Bilimleri Müzesi’nde çalışan, araştırma ekibinden Maria Teresa Alberdi “11 milyon yıl öncesinden 4 milyon yıl öncesine kadar geçen vakitte su seviyesindeki değişimin Kuzey Amerika’dan Avrasya ve Afrika’ya olan göçü takip etmesiyle iki tane daha patlama meydana geldiğini” belirtiyor.

Araştırmacılar bu yüksek türleşme hızları ile soy ağacındaki yavaş türleşme zamanlarını kıyaslamayı ve fosil kayıtlarda ‘adaptif yayılımı’ işaret eden kanıtlar bulmayı umdular.

Adaptif yayılım; evrimsel biyolojide türlerin yeni veya işgal edilmemiş bir habitata yayılmak amacı ile nasıl yeni hususiyetlere -diş ve boy ölçülerindeki değişimler gibi- evrildiklerini açıklayan bir süreçtir.

Fakat araştırma ekibi yüksek ve düşük tür farklılaşmasını, diş boyutlarındaki ve vücut ölçülerindeki önemli değişikliklerle kıyasladığında türler arası geçişte vücut ölçüsü oranlarının çokca değişmediğini fark ettiler ve aslında dişler yüksek türleşme zamanlarında daha az değişmişti.

Florida Üniversite’sinden çalışmaya katılmamış olan paleontolog Bruce MacFadden, “Bu da yeni türlerin hızla oluşmasıyla birlikte morfolojik farklılaşmanın da beraber olduğu geleneksel hipotezleri sertçe eleştirir,” diye belirtiyor.

Gerçeğin aksine atlar uzun zamandır ders kitaplarında adaptif yayılımın klasik örneği olarak gösteriliyor. Yeni kanıtlar bu durumun tersine döneceğine işaret etmekte.

Jana Howden’ın Cosmos’ta açıkladığı gibi:

“Onlar göç şablonları ve çevresel değişikliklerin, yeni özelliklerin yapılanmasına ön ayak olduğunu keşfettiler. Bu keşif, yeni özelliklerin -daha büyük dişler veya daha kalın kürk gibi- önceden geliştiğini, bu değişimin türleri yeni çevresel nişlere doğru hareket ettiren şey olduğunu söyleyen geçerli evrim teorisinin tam zıttı.”

Avusturalya Monash Üniversitesi’nden araştırmaya katılmayan evrimsel biyolog Alistair Evans ona: “Bizler, tür zenginliğinin, yeni çevreye adaptasyonla oluştuğunu düşünürdük ama öyle görünüyor ki önce yeni türler geliyor ve anatomik değişiklikler daha sonra oluşuyor,” demiştir.

Araştırmacıların üzerinde durduğu bir diğer açıklama da atların belki de evrim etkilemeden önce değiştiği ve bunun dişlerinde fiziksel değişimlerle sonuçlandığıdır.

Ya da belki çayırlar çok zengindi ve yeni özelliklerin hızla çoğalmasını sağlamak için kaynakların kullanımında küçük bir rekabet vardı.

Şu an bildiğimiz şey şu ki, atların evrimi hakkında kanıtlara dayanmayan şeyler varsayıyoruz ve bu gerçekte olan durumun klasik evrim teorisinin önerdiğinden çok daha karmaşık olduğunun yerinde bir hatırlatıcısı.

Cantalapiedra, Science News’e “Örneğin vücut ölçülerinde bazı değişimler görmek ve ‘Vay canına, işte bu adaptif yayılım’ demek oldukça heyecan verici. Fakat gördüğümüz şey bu değil,” şeklinde konuştu.

Çevirmen: Ali İhsan Nergiz
Kaynak: Science Alert

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com