• 10 Ağustos 2018
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

“Bellek” olarak bilinen karmaşık sistem nedir?

Eğer 50’nin üzerindeyseniz, yaşınızın getirisi anlık bir durum yaşadığınızı söyleyebilirsiniz. Eğer 50’nin altındaysanız, basitçe “Hatırlayamıyorum” ya da “Unuttum” dersiniz. Gerçek şu ki bellek problemlerinin büyük çoğunluğunun yaş ya da yaşlanma ile çok az ilgisi vardır. Bunu bilerek şunu merak ediyor olabilirsiniz, Anahtarlarımın nerede olduğunu, en sevdiğim filmin ismini ya da şu insanın telefon numarasını unutmama ne sebep oluyor? Bazen de belli bir şeyin ne işe yaradığını ve nerede olduğunu bilirsiniz lakin onun ismini kafanızın içinde bir türlü bulamazsınız. Diyebilirsiniz ki “dilimin ucunda… ne deniyordu ona?”. Bu, kelime-bulma ile ilgili bir problemdir.

Bellek problemlerinin karmaşıklığı nedeniyle bu konuyu üç ayrı gönderiye bölüyorum. İlk olarak bir şeyleri nasıl hatırladığımızı inceliyoruz. Bir sonraki yazı bellek problemlerine neyin sebep olduğuna ayrılacak ve son gönderi de belirli yöntemler ve tedaviler gibi belleğinizi geliştirmenize yardımcı olacak metotlar sunacaktır.

Bellek, (nörolojik) ağlar ve çeşitli bileşenlerin karmaşık bir şekilde işlenmesiyle oluşur. Anı oluşturma ve geri alma süreci üç ayrı aşamadan oluşur: kayıt, depolama ve geri alma. Herhangi bir şeyi hatırlamanız için bu üç alanın kusursuz bir ekip olarak birlikte çalışması çok önemlidir.

Kayıt

Kodlama olarak da adlandırılan kayıt, çevresel bilgilerin ve cilt, gözler, kulaklar, burun, dil, saç gibi duyusal girdilerin algılanmasını içerir. Hafızamıza giren ilk şey annemizin kokusu ve cildinin dokunuşudur. Yeni doğanların kalp hızı ve bedeni, bir hemşire ya da bakıcıya kıyasla doğrudan annelerininkine tepki verir. Bu dokunma ve hafıza hissi, otomatik belleğinizin bir parçasıdır. Bu, dolabınızın kilidini düşünmeden açabilmenize veya beyzbol ya da basketbolda bir top atmak için doğru yere dokunmanıza olanak sağlar. Beynimizdeki delta dalgaları bizim radar sinyalimizdir ve ortada bir tehlike olup olmadığını tespit ederler. Kaydın alt bölümleri dikkat ve dikkat yoğunlaşmasıdır.

Dikkat, belirli mesajlara odaklanma yeteneğidir, dikkat yoğunlaşması (konsantrasyon) ise ilgili mesaja çekilen dikkatin korunmasıdır. Bu kabiliyetler, bedensel duyulardan ve çevrenizdeki ortamdan gelen hangi girdiye tepki vermek istediğinizi seçmenizi ve aynı zamanda bir aktivite ya da düşünceden diğerine geçmenizi sağlar. Meme veya biberon görüntüsü ve annesinin ses tonu, yeni doğan bir bebeğin açlık hissinin verdiği rahatsızlıktan ziyade yatıştırıcı girdilere odaklanmasını sağlar. Dikkat ve dikkat yoğunlaşmasına şahit olmak istiyorsanız, spor karşılaşmalarının izlenildiği bir bara gidin ve bir futbol oyunu seyreden izleyicileri hayati bir hücum pozisyonu sırasında seyredin. Gözleri oyuna odaklanmıştır ve oyuncuların yaptığı her bir harekete yoğunlaşmaktadırlar.

Depolama

Belleğin ikinci aşaması depolamadır. Bilgiyi nasıl depoladığınız keskin bir hafızanın anahtarıdır. Çalışmalar, yeni bir materyali daha önceden öğrenilmiş bilgilerle ilişkilendirmenin, bilginin daha verimli saklanması için beyin hücreleri arasında yeni yollar oluşturulmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. Üç tür bellek deposu vardır: duyusal bellek, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek.

Duyusal bellek depolanması sadece saniyeler sürer fakat kalıcı bir görüntü, koku, ses veya duyum bırakır; cildinizi bir sineğin yalaması gibi. Bu tür bellek, dikkat süreci ile birlikte çalışır. Yeni tanıştığınız birinin ismini veya operatör tarafından henüz söylenmiş bir telefon numarasını hatırlayamıyorsanız, bu bilgilerin depolanmasını engelleyen şey genellikle dikkatsizliktir. Bununla birlikte, duyusal belleğinizi etkileyen kusurlarınız varsa daha az önce duyduğunuz şeyi zihninizin içinde tekrarlayamayabilirsiniz. Görsel imajlar söz konusuysa, verilen bilginin çok küçük bir kısmını bile resmedemeyebilirsiniz. Duyusal hafızadaki kusurlar genelde fark edilmezler. Sonuçta, bir şeyi zaten fark etmemişseniz, onu hatırlayamıyor olduğunuzun farkında olmazsınız.

Bir sporu öğrenmek, eğlence aktivitesi, dans veya müzik aleti çalmak gibi duyusal hafızanın kritik olduğu durumlarda bu çok önemlidir. Bir gitarist ve piyanist olarak bir notanın gitar ya da piyano üzerinde nerede olduğunu dokunarak bilirim. Bu nedenle birçok kör insan müzik aleti çalabilmektedirler. Bu eylem, klavyedeki konumu görmek yerine duyusal hafızayı kullanır. Artistik patinajcı, kayakçı veya beysbol oyuncusu olarak devinimi hissedersiniz.

Geçici bellek veya işleyen bellek olarak da adlandırılan kısa-süreli bellek, bilgi parçalarını bir dakikaya kadar alabilen ve hatırlayan bellek sürecinin bir parçasıdır. Kısa-süreli bellek yaratıcı ve yeni fikirler oluşturmak için, daha önce öğrenilmiş bilgiler ile yeni bir bilginin birleştirilmesini sağlar. Bu, günlük yaşamda hayati bir önem taşır; anahtarlarınızı ya da çek defterini nereye koyduğunuzu, kapıyı kilitlediğinizi ya da ocağı söndürdüğünüzü veya yemek yediğinizi ve banyo yaptığınızı hatırlamanız gibi. En iyi durumda, kısa-süreli belleğin kısıtlı bir depolama kapasitesi vardır. Bu tür bellek, acı, stres, yorgunluk, dikkat problemleri ve aşırı duyusal yüklemeden en çok etkilenen bellek sürecidir ve bunlar beyinde hasar bırakabilir. Bir şey öğrenirken bölünürseniz aklınızdaki düşünceyi unutabilirsiniz. Dolayısıyla koçunuz, patronunuz veya eşinizin daha şimdi söylediği bir şeyi hatırlamakta zorluk çekersiniz.

Uzak ya da ikincil bellek olarak da adlandırılan uzun-süreli bellek süre, kapasite ve depolama biçimi açılarından kısa-süreli hafızadan farklıdır. Öğrenilmiş bilgi haline gelen uzun-süreli anılar, otuz saniyeden daha fazla süreyle alınan ve hafızada tutulan bilgilerdir. Araştırmalar, kısa-süreli belleğin sınırlı kapasitesine karşın uzun-süreli belleğin kapasitesinin ölçülemeyecek kadar çok olduğunu öne sürmektedir. Bu hatıraların anımsanması veya tekrar yaşanması, uzun-süreli bellekteki yerlerini pekiştirir. Uzun-süreli bellek oluşumu iki şekilde olur: Bildirimsel ve Prosedürel. Bildirimsel bellek birinin saç rengi, doğum tarihi veya kendiniz hakkındaki bir bilgi gibi, olayların ve gerçeklerin hafızasıdır. Prosedürel Bellek becerilerin, prosedürlerin ve motor hareketlerin öğrenilmesidir ve genellikle motor bellek olarak adlandırılır.

Ayrıca, hafızadaki bu bilgiler iki şekilde işlenirler: Açık ve Kapalı olarak. Açık bellek, bir derslikte otururken ya da patronunuz veya koçunuz size belirli bilgiler verirken sizin bilgi ya da materyal aldığınızı bildiğiniz durumlarda ortaya çıkar. Burada bilgiyi almak için bir niyet vardır. Örneğin, bir partide birisinin ismini öğrenmeye çalıştığınızın farkında olduğunuz bir durumda Açık Bildirimsel Bellek devreye girecektir. Kapalı Bellek, bir detay ya da motor hareket öğrendiğinizde fakat bunun farkında olmadığınızda ortaya çıkar. Mesela, bisikleti sürerken dengeleyebildiğinizde, beyniniz bisikleti dengelemek için gereken detayları çeşitli ağlar ve merkezler vasıtasıyla öğrenmiştir.

Flaş bellek olarak da adlandırılan anısal bellek, duygusal bir olayla ilişkisi olan görüntüler, sesler ve detayları içerir; bir kaza anında, örneğin 11 Eylül 2001 tarihinde İkiz Kule saldırılarını öğrendiğiniz zaman ne yapmakta olduğunuzu tam olarak hatırlamanız gibi. Bu tür bellek en yaygın olarak TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)’de görülür ve “geriye dönüş” şeklinde bilinen ve geçmişi gösteren sahnelerin bir parçasıdır. Zarar görülen bir durumdan önce saklanan anılara retrograd (geriye dönük) bellek, sonra öğrenilen ve saklanan anılara anterograd (ileriye dönük) bellek denir.

Geri Alma

Bellek süreçlerinin son aşaması olan geri alma, depolanan bilgilere erişme yeteneğinizdir. Geri alımın ancak kayıt ve depolama yapıldıysa gerçekleşebileceğini unutmamak son derece önemlidir. Geri alma, bilgilerin ilk kez nasıl kaydedildiğini hatırlatan ipuçlarına dayanır. Kokular, görüntüler, sesler ve duygular mesela, genelde anılarla bağlantılıdır; bu yüzden eski bir şarkıyı duymak sizi anlık olarak geçmişe döndürebilir.

Araştırmalar, bilgilerin kaydedildiği anki durumunuzu fiziksel yollarla ya da hipnozla tekrar canlandırabilirseniz ilgili bilgiye ulaşımın daha kolay olduğunu göstermektedir. Her türlü stres, yorgunluk, endişe veya depresyon bu yeteneği sekteye uğratabilir. Hafızanın geri çağrılması ile ilgili problemler, “dilimin ucunda” diyerek hatırlamak için çırpınmanızdan, bir kelimeyi ya da düşünceyi açıklayamamak, hafıza kaybı veya bilgiye erişimin hepten engellenmesine kadar geniş bir yelpazede seyredebilir. Diğer düşünceler araya girebilir, bilgiler yanlış hatırlanabilir veya diğer bilgiler arasında mesajlar kaybolabilir.

Unutma, belirli bir belleğe erişilemediğinde gerçekleşir. Bu, bilginin artık depolanmadığı ya da ilgili belleğe bir tür içsel veya dışsal müdahale olduğu anlamına gelebilir. Çoğu zaman unutmanın sebebi saklanan bilginin zayıf bir şekilde düzenlenmiş olmasındandır. Örneğin birisi size telefon numarasını söylediğinde numarayı hatırlamanız için numarayı tekrarlamanız veya doğduğunuz yıl ya da tanıdık bir numara gibi başka bilgilerle ilişkilendirmeniz gerekir. Bu uygulama adımı olmadan, bilginin kaybolması daha olasıdır.  

Yazar: Diane Roberts Stoler
Çevirmen: Alibey Öztürk
Kaynak: psychologytoday

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz.İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com