• 14 Aralık 2017
  • Elif Erdoğan
  • 0
Paylaş

Bu yazıda, bilginin ne olduğuna yönelik sunulan tanımlamaların gelişimine değinildikten sonra Gettier’in ortaya koyduğu problem ifade edilecek. Devamı olarak görülebilecek bir sonraki yazımda ise Zagzebski’nin öne sürdüğü epistemik şans kavramını değişik vakalarla örneklendirerek açıklayacağım.

Bilgi neye denir? Bilginin tanımı nedir?

Bu sorunun cevabı ilk etapta ‘doğru inanışa bilgi denir’ şeklinde verilebilir. Şöyle bir örnekle açıklayalım: Bir gazetecisiniz ve ertesi günkü maç hakkında bir haber yapmak istiyorsunuz. Zamanınız da oldukça kısıtlı. Bu yüzden maçın sonucunu beklemek istemiyorsunuz. A ve B takımları arasındaki karşılaşmada A takımının kazanacağına inanıyorsunuz ve gazeteye de bu şekilde haberinizi yapıp işinizi baskıya gönderiyorsunuz. Gerçekten A takımı kazanıyor. Bu durumda siz maçın sonucu hakkındaki bu haberi yazarken A takımının kazanacağını biliyor muydunuz? Pekala ‘doğru bir inanış gerçekleştirdim dolayısıyla ben bunu biliyordum’ diyebilirsiniz. Ancak aslında burada sahip olunan şey bilgiden ziyade iyi bir tahmin becerisidir. Zira bir şeyin olduğuna/olacağına yönelik dayanağı olmayan olgusal bir kabulle ilerlediniz. Ve bu tahmininize yönelik herhangi bir desteklemede bulunmadığınızdan dolayı sahip olduğunuz şey bilgi değildir.

O halde, bilginin tanımı için sadece doğru inançtan başkaca şeylere ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak bu ek bileşen ne olabilir? Aslında Plato’ya atfedilen (1), bu soruya getirilen genel cevap, ihtiyaç duyulan şeyin kişinin inancına yönelik bir gerekçelendirmenin olması yönündedir; eğer kişi bu düşüncenin doğruluğuna yönelik iyi nedenler bulabilirse oluşturulan şey bir bilgi olabilir. Bu önermenin ışığında yeni bir tanım ile karşı karşıyayız: Bilgi gerekçelendirilmiş doğru inanca (GDİ) denir. Bu önerme bilginin klasik kabulü olarak da bilinir. Bazen tripartite (yani üç bölümlü) bilgi kabulü olarak da sözü geçer. (Pritchard, s.23)

Bilgi şans işi midir?

1963 tarihli ‘Is Justified True Belief Knowledge?’ başlıklı makalesinde Edmund Gettier, bilginin tanımlanması için geliştirilen, yukarıda da bahsi geçen, bu tripartite çözümlemenin yeterli olmadığını, çözümlemeye eklenmesi gereken dördüncü bir bölümün daha olması gerektiğini savunuyor ki ona göre bu dördüncü bölüm epistemik şanstır. Bu önermesini çeşitli vaka örnekleri üzerinden makalesinde açıklamaya çalışıyor.

Genellikle hayali olarak kurgulanan Gettier vakalarında, öncelikle bir kişi (özne) vardır; bu kişi bir inanç oluşturmuştur; kişi, oluşturduğu bu inancın doğru ve gerekçelendirilmiş bir inanç olduğunu düşünür. Dolayıyla oluşturduğu bu inancı bir bilgi olarak kabul eder ve ona göre hareket eder. Ancak aslında oluşturduğu şey bir bilgi değildir çünkü bu bilgi zannedilen şey en temelde ‘şans’a bağlıdır. Bu önermenin iyi bir şans dolayısıyla doğru olduğu ortaya çıksa bile bilgi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. (Eğer bu kötü şans ise zaten yanlıştır ve dolayısıyla bilgi değildir.) Yani bir şeyin ‘bilgi’ olabilmesi için, doğru ve gerekçelendirilmiş bir inanç olması yeterli değildir.

Durmuş saat örneği Gettier vakasına güzel bir örnektir. Bir kişi düşünün, bir de durmuş bir saat. Saatin çalışıyor olduğunu düşünmesi için oldukça haklı gerekçeleri olan bu kişi (saat pille çalışmıyor, önceden kurulmuş, bu güne kadar hiç aksamadan çalışmış, saate uygulanmış herhangi bir darp bulunmamakta gibi), bu saate bakarak, saatin kaç olduğuna yönelik bir kanaatte bulunuyor. Şans bu ya, saate baktığı o anda akrep ile yelkovan gerçek saati -diyelim ki 12.30’u- gösteriyor, dolayıyla kişinin oluşturduğu bu inanç, doğru olmuş oluyor. Böylelikle kişinin -saatin 12.30 olduğuna yönelik- inancı, iyi şansın da yardımıyla, hem gerekçelendirilmiştir hem de doğrudur; ancak bir bilgi olmadığını söyleyebiliriz.

Gettier’in de eklemesiye dört bileşenli son sürüm bilgi tanımımız şu şekilde oluyor:
Gerekçelendirilmiş Doğru İnanç (GDİ)+ x (şans olmamalı) = Bilgi

Dipnotlar:

(1) Plato’nun Theaetetus adlı eserinde yapılan tanımlamalar sırasıyla şöyledir:
Bilgi algıdır. (151e-187a)
Bilgi doğru yargıdır/inanıştır.(187b-201c)
Bilgi desteklenmiş doğru yargıdır/inanıştır. (201d-210a) (Jenkins)

Kaynaklar:

Bercknecker, S. ve Duncan Pritchard, 2011, The Routledge Companion to Epistempology, NY: Taylor&Francis.
Gettier, E., 1963, “Is Justified True Belief Knowledge?”, Analysis, Vol.23, No.6 (Jun.1963), pp.121-123.
Jenkins, J. ve Matthias Steup, 2017, “The Analysis of Knowledge”, The Stanford Encylopedia of Philosophy,
bağlantı: https://plato.stanford.edu/entries/knowledge-analysis/
Kitcher, 1984, Mathematical Knowledge, Oxford and New York: Oxford University Press.
Pritchard, D., 2006, “Chapter 3 – Defining Knowledge”, What is this thing called knowledge?, Routledge.
Zagzebski, L., 1994, “The Inescapability of Gettier Problems”, The Philosophical Quarterly, Vol. 44, No.74. Blackwell Publishing.

Yazar: Elif Erdoğan

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Elif Erdoğan

Saint Joseph Fransız Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde eğitim gördü. Grafik-tasarım, çeviri, sanat felsefesi, teorisi ve eleştirisi alanlarıyla ilgilenmektedir. Plastik sanatlar alanında çalışmalarda bulunmaktadır