Paylaş

Her toplulukta, şirketlere ve tüm sağ kanada karşı olan ve bu yönlendirilebilen yozlaşmış ekonomik yapının bir “halk devrimi” ile yıkılacağı hayalini kuran bir arkadaşın olması bir norm haline geldi. Bu kişi daima bir “komünist” olarak damgalanagelmiştir zira her fırsatta Marks’tan alıntı yapar.

Karl Marks efsanevi filozof, ekonomist, gazeteci ve “Komünizm” kavramını ortaya atan kişi olarak tanınan ve felsefesini ileriye taşıyan devrimci bir sosyalisttir. Onun komünizm kavramının sahip olduğu çok katmanlılık, yıllar içersinde yıkılagelse de, komünizmin doğru tanımı, zihnimizde ve okul kitaplarında daima sabit kalımıştır.

Marks için komünizm: “toplumun her kesiminin, tüm ekonominin ve tüm politikaların mükemmel, sınıfsız, otomatik, üretim araçlarının ortak mülkiyet ve toplumsal eşitlik temelinde yönetimi şeklinde tek parça olarak birleştirilmiş” bir dünyayı hedefleyen bir görüştür.

Komünist Manifesto‘da Marks tarafından kaleme alınan oldukça karışık tartışmayı ve felsefe öğretisini didiklemeden önce, onun bazı teorilerinin bugün bile kabul edilebilir olan önderlik anlayışı üzerinde sahip olduğu yeni ve özgün bir görüşe sahip olduğunu gösteren ve bugün bile kulanılabilir olan teorilerine odaklanmak istiyoruz

Marks’ın önderlik üzerine olan bazı teorilerine işaret etmek ve bunları ekiplerine başarılı bir şekilde önderlik yaparak dikkatleri üzerlerine çekmek ve öyle kalmak için her girişimciye yol gösterici olarak kullanmak istiyoruz.

Toplumsal ilerleme kadınların toplumsal konumu ile ölçülebilir.”

Kadınların politik ve ekonomik konularda ötelendiği zamanlarda, Marks bizim yüce toplumsal geleceğimizin kadınların konumunun her yerde iyileştirilmesiyle bağlantılı olduğunu biliyordu ki bu sayede ekonomi ve hükümet şekli geliştirilebilirdi. Bu ifade, iş gücündeki kadınların temsil ettiği etkin gücün boyutunu kavramak ve farkına varmak için her önder tarafından kullanılabilir ve kadınlara her konuda eşit davranmak, işletme ve şirketler açısından başarıyı elde etmenin de yolu olabilir.

Tarihte olaylar, ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder”

Marks, hatalı bir savaşın yinelenmesine ya da kanlı bir devrimin tekrarına atıfta bulunmuyordu. Günümüzde, bu ifade “hatalarından ders çıkar” şeklinde tercüme edilebilir. Yatırımcılara başvurmak, ticaret yapmak ve rekabeti tartmak gibi eylemlerinizde, kırmızı sinyali vermenin zamanını bilin. Yanlış giden bir anlaşma bir şirkete milyonlara mal olabilir ama yine de geri sıçramak adına hala bir ücretsiz geçiş hakkınız vardır. Fakat, siz ya da sizin gibi diğer önderler tarafından yapılmış aynı acemice hatanın tekrar etmesi şirketinize ikinci kez ciddi ölçüde zarar verecektir. Yani , şirketinizi aynı yola tekrar yönlendirmeden önce iki kez düşünün. Zira, kendi trajedinize şahit olmak istemezsiniz.

Faydalı şeylerin çok fazla üretimi faydasız insanların çoğalmasına neden olur”

Bir girişimin başında, çok iyi bir fikrin ya da inisiyatifin asla bulunamayacağı düşünülebilir. Kurucu ortaklardan tutun da stajyerlere kadar herkes, fikir ve düşüncelerini paylaşmaya gönüllüdür, çünkü bu girişimciliğin kültürüdür: her gün yeni fikirler denemek. Diğer taraftan , “fazlasıyla yararlı” olmak hayal değildir. Siz nasıl yapılacağını bilmeden önce, her yerde dönen ve birçok insana sözü edilmemiş fikirlerle krediler, girdiler ve icralara düzen getirmeyi denemek can sıkıcı bir karışıklık olabilir. Ne demişler: “Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.” Böyle bir durumda, fikir kargaşası bir şirketin verimli olmasına engel olabilir.

Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!”

Aslen Fransız politikacı Louis Blanc’ın parlak fikri olduğu halde, bu söz Karl Marks’ın 1875 tarihli Gotha Programının Eleştirisi kitabı sayesinde popüler oldu. Bu, tüm önderler için mükemmel bir ders. Günümüz bağlamında, küçük bir ekip yöneteceğiniz zaman her insanın ortak hedefe en iyi şekilde katkıda bulunmalarına ihtiyacınız var demek anlamına gelebilir. Bunun anlamı da şudur ki ekipteki herkesin yüzde yüz etkili bir şekilde üretim yapabilmesi için onlara kendilerine uygun olan en iyi iş verilmelidir.

Ben hiçbir şeyim, ama her şey olmalıyım.”

Bu, özellikle tüm girişimlerine sıfırdan başlayanlar için bir söz. Bu ifade, bitiş çizgisine doğru olan yolculuktaki gizli bir tehlike olarak doğabilecek her türlü engelin aniden düşmeyi meydana getirmesi karşısındaki gayret ve iradenin yanında karşı tarafa her şey olduğunuzu bilerek geçmek anlamına gelir.

Biz Karl Marks’ı Komünizmin babası olarak hatırlıyor olabilir ve sınıf savaşı ve farklılıklarının yanı sıra gururla temsil ettiği toplumsal devrimleri düşünüyor olabilirz. Fakat bugün, gerçekten ne dediğine bakmaya ve teorisini de bu yolla yorumlamaya çalıştık ki bu yol da bir nesil öndere, ekibine bitiş çizgisin varma yolunda edeceği önderlik bakımından ilham versin. Sakın hiçbir şeyden vazgeçmeyin.

Yazar: Sanjana Ray
Çevirmen: Ali İsmail Arı
Kaynak: Your Story 
Başlık Görseli: Jorge Mateus


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com