Paylaş

Bir Zamanlar Anadolu’da filminde taşraya gelen doktoru avutmaya çalışan şoför: “Bir Zamanlar Anadolu’da dersin, ücra bir yerde görev yaparken, işte böyle böyle bir gece yaşamıştık dersin. Anlatırsın yani ne biliyim, masal gibi” diyor. Gerçekleşmiş olayın yıllar sonra masallaşması… Olay tekrar anlatıldığında kişiler, yer-zaman tekrar kurgulanacak bir nevi olay aktarımı için bir simülasyon hazırlanmış olunacak. Somut olanı yeniden üretmek, simüle etmek ve başkasına aktarmak. “Başkasına aktarmak” eylemi her zaman amaçlı bir eylemdir. Bu amaç bir ideoloji etrafında çevrelenir. Masallar bu noktada geçmiş kültürel değer ve normların aktarılması işlevini yüzyıllardır sürdürmektedir. Kültürel olarak damıtılmış değer ve normların aktarıcısıdır masallar.

En eski anlatı biçimi olan masallar, nesilden nesile anlatılırken her dönemin ruhuna göre şekillenen, her dönem barındırdıkları fikir ve ideolojiler üzerinden çeşitli okumalara açık çok katmanlı yapılardır. Naifliği nedeniyle pek görülmez ama tehlikelidir masallar. Masal bir standartlar sistemi ve tahakküm aracıdır; kimliğin, normların, yönlerin ve tanımların oluşturucusudur. Çocukluk döneminde kazanılan toplumsal kimliğin en önemli adımıdır. Masallar değer ve normların anlatılması ve toplumsal düzen kuralların anlatılması için işlevsel bir özellik göstermiştir.

Özellikle klasik masallarda toplumsal yaşam kuralları ve “gerçek hayat”, alt söylemlerle anlatılmaya çalışılır. Kapitalizmin yeşermesiyle birlikte bireyin kazancını öne çıkartan, toplumsal yapının temel bileşenlerini yeniden tanımlayan masallar sürülür piyasaya. Sanat ve edebiyatın ise işe yaramaz uğraşılar olduğu ise günlük söylemlere aktararak çocukluk akort edilmeye çalışılır. Hansel ve Gratel kardeşlerin masalın sonunda alt ettikleri cadının hazinesiyle eve dönmeleri ve bu şekilde kabul görmeleri oldukça manidardır. Daha çocukken bunları doğal görmeye şartlandırılırız, bazen de kötülükler ve cezalarla korkutuluruz. Bu nedenle klasik masallar eğitici olmaktan çok terbiye edici anlatılardır.

Klasik masallar gerçek hayattan oldukça kopuk anlatılar olarak görülmektedir. Hatta biri uçuk fikirlerden bahsettiğinde ona bir masal dağı olan “Kaf Dağı”nda dolaşan hayalleri olduğunu söyleyerek “gerçek hayattan” kopukluğu anlatılır. Masallar gerçeklikten kopuk karakter, yer ve zaman kullanarak gerçek hayata dair söylemler üretir.

Baudrillard gerçeğin yeni koşullarda simüle edilerek sunulmasını gerçeklikten uzaklaştırma olarak tanımlamaz, yeni bir üretim olduğundan bahseder. Simülasyonlar gerçek dünyanın aklandığı uyuşturucu bir niteliğe sahiptir (Baudrillard, 2014). Masallar da gerçek dünyanın çocukların ağzını yakmadan ama anlatılmasını sağlayan bir uyuşturucu bir niteliğe sahiptir.

Masalların simülasyonlar gibi bilinci edilgenleştiren bir yapısı vardır. Arka planı ve nedenlerini masal bitinceye kadar merak etmeyiz. Örneğin Pamuk Prenses’in isteği dışında öpülmesini romantik bulmayız. Veya çalışmanın kutsandığı Ağustos Böceği ve Karınca masalında ağustos böceğinin layığını buldu diye açlıktan ölmesine göz yumamayız. Çünkü masallarda mutlu sonlar vardır, “uslu durmazsan kötü olur” türünden mesajlar içerir. Oysa dünyada böylesi bir denklemin karşılığı yoktur. Aksine oldukça müphem ve güvenli bir yer değildir dünya.

Ama masalların sonunda hep iyi olanlar kazanıp sonsuza dek mutlu yaşarlar. Devleri yenen kahramanlar yüceltilir, sürekli olarak dünyanın en güzel kızından, en yüce kişisinden, en hızlı atından ya da bulutların ötesine uzanan saraylardan, şatolardan bahsedilir. Tesadüfî değildir masallardaki bu görkem ihtiyacı. Çocuklara birer simülasyon kurulmaktadır masallarla. Tam tersi medyada yaratılan haberlere de bu nedenle büyüklerin masalları diyebiliriz. Çünkü medya anlattığı her konuda bir görkem yaratarak olanı abartır. Baudrillard’ın ortaya koyduğu üzere imge ile gerçeklik arasındaki ilişkiye dair dört farklı söylem vardır: Bir imge bir gerçeği yansıtabilir, bir gerçeği maskeleyebilir, bu gerçeğin yokluğunu gizleyebilir ve son olarak da bir simularkuma dönüşerek gerçeklikle bütün ilişkilerini kesebilir. Masallar ise kurmaca olanı hakikat gibi sunarak değil de hakiki olanı kurmaca olarak sunarak aldatır bizi (Baudrillard, 2014).

Hayal gücü ile yaratılan masalların ilk başta gerçeklikten bir kaçış alanı bir ütopya sanılabilir. Hâlbuki masal gerçeği simülasyonlar ile yeniden üretir, büyülü harmonisinin altında da haksızlıkları, sömürüyü, sınıfsal ayrımı, itaati ve daha pek çok kötücül durumu kutsar. Sistemin günahını günah keçileri bularak açıklar.

Ancak sistemin eksiklerini sistem içinde neden sorularını sorduran masallar da bulunmaktadır. Aynı simülasyon burada da bulunmaktadır ancak neden-sonuç ilişkisi kurdurulmaktadır. Bu masallar merak duygusunun başa bela değil de daha fazla deneyim bilgi getireceğini anlatan halk masallarıdır. Ancak toplumsal doğruları barındırmayan masalların yaşamasına ise izin verilmemiştir. Örneğin Küçük Kara Balık neden bunca yasaklanmıştır? Çünkü masalın özü iktidara karşıdır (Ayazoğlu, 2017). Gerçeklik olarak Küçük Kara Balık’ın gerçekle hiçbir alakası olmamasına rağmen bir o kadar hayatın içinden örnekler anlatır. Küçük Kara Balık topluma karşı geldi ve toplumdan dışlandı, merak duygusu başına belalar açtı ancak bu güçlüklerin üzerinden gelmeyi başardı. Çocuklara uslu ve sessiz olmaları değil merak etmeleri ve sormaları alt bilgisi verilmiştir.

Kimileri ise çareyi ideolojisi çürük masalları çocuklara hiç okumamakta arayabilir. Ancak yalıtmak mümkün değildir. Bu nedenle klasik masalları yok saymak yerine alternatifini üretmek kaçınılmazdır. Farklı bir hikâye oluşturabilirsek, farklı bir hayat da yaratabileceğimizi unutmamız gerekmektedir.

Kaynaklar
AYAZOĞLU, S. (2017, 10 5). T24. http://t24.com.tr/k24/yazi/ozcan-yuksek,1395 adresinden alındı.
BAUDRILLARD, J. (2014). Simülakrlar ve Simülasyon. Doğu Batı Yayınları.

Yazar: Ali Eren Demir

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.
Düşünbil Portal’da yayınlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. 


Paylaş