Paylaş

SORU 1. Psikoloğa neden gidilir?

Çok şeyden! Kendini daha iyi tanımak için gidebilirsin. ‘Neden böyle hissediyorum?’, ‘Neden böyle davranıyorum?’ gibi kendine sorduğun soruları cevaplamakta zorlanıyorsan, bir psikolog sana çok yardımcı olabilir. Varoluşsal sıkıntılarına bir nebze ışık tutabilir. Hayatında problem olarak gördüğün herhangi bir meseleyi çözmek ya da meseleye farklı açıdan bakabilmek için gidebilirsin. Bakış açını değiştirmek her şeyi değiştirir. Geçmişine baktığında tekrar eden bazı durumlar yaşadığını fark edersin, mesela farklı sevgililerden aynı sorunlar nedeniyle ayrılmışsındır, bu döngüyü kırmak istediğin için terapiye başlayabilirsin. Anneni ya da babanı affedebilmek için gidebilirsin. Takıntılarını, kaygılarını, kontrol edemediğin davranış ya da duygularını anlamak ve azaltmak için gidebilirsin. Eşinle, sevgilinle birlikte ilişkinizi, uğraşıp da kıramadığınız kısır döngülerden kurtarmak için gidebilirsiniz. Ya da ailece ortak anlaşmazlıklarınızı çözmek için yardım almayı deneyebilirsiniz. Gözünü açamadan işe gittiğin sabahlar, ne yediğini anlamadan bitiveren öğlenler, daha fazla dinlenebilmek için koşar adım eve döndüğün ve televizyonun karşısında diziden diziye koştuğun akşamlar, kendine hala sosyal olduğunu kanıtlayabilmek için hiç halin olmamasına rağmen ‘eventler’ sıkıştırdığın hafta sonları… Bütün bu acelenin arasında durup sakince kendine bakabilmek için bir psikoloğa gidebilirsin.

SORU 2. Psikolog ne yapmaz?

Hala tam anlaşılamamış bir konuyu aydınlatalım. Psikolog tıp okumaz, dolayısıyla ilaç yazamaz. Danışanın ilaca ihtiyacı olduğunu düşündüğü durumlarda psikiyatriste yönlendirir. Hakkında konuştuğunuz şeyin senin hayatın olduğunu unutmaz ve hayatını önemser. Hayatınla ilgili yardıma ihtiyaç duymanın, kontrolü başkasına vermek anlamına geldiğini düşünmez. Dolayısıyla Psikolog sana ne yapman gerektiğini söylemez ya da senin adına karar vermez. Seçenekleri netleştirir, gerektiği durumlarda öneride bulunabilir ama ‘şunu yap, bunu yap’ demez. Onun yerine doğru sorular sorarak kendi kararını vermene yardımcı olur. Tartışmasız bir koşul olarak psikolog seni yargılamaz. Hepimizin insan olduğunu, farklı koşullarda aynı şeyleri hissedip aynı şeyleri düşünebileceğimizi bilir. Durup kendi içine baktığında, kendisine en uzak görünen danışanla bile ortak bir nokta bulabileceğini tecrübeleriyle öğrenmiştir. Bu yüzden anlattığın her ne olursa olsun empatik dinlemeyi sürdürecektir. Elbette ki psikolog da insandır ve onun da kör noktaları vardır. Empati kuramadığı, tarafsız bakamadığı anlar yaşayabilir. Bu durumda ya kendinden daha tecrübeli bir meslektaşından yardım alır ya da yararlı olamadığını düşündüğü danışanını başka bir psikoloğa yönlendirir. Yani psikolog da senin gibi yardım alır, bu yüzden karşısındaki insan yardım alıyor diye onun aciz, güçsüz ya da beceriksiz olduğunu düşünmez. İnsanın en çok kendi gözlük camındaki lekeyi fark edemediğini bilir. Tanıdığın ya da günlük hayatında sıkça karşılaştığın psikologlar seninle çalışmayı kabul etmez, aranızdaki yakınlığın terapi sürecini olumsuz etkileyeceğini tekrar tekrar hatırlatır. Psikolog gizliliğini korur. Senin hakkında konuşmaz, kişisel bilgilerini ya da özel hayatını sohbet malzemesi haline getirmez. Odada konuşulan odada kalır. Eğer bir çalışmasında, makalesinde ya da bir konferansta seni örnek olarak göstermek isterse, önce senden izin alır. Okulda üstüne basıla basıla öğretilen etik ilkelerine bağlı kalmaya çalışır. Bu ilkelerin hem seni, hem kendini olası sorunlardan koruyacağını bilir.

SORU 3. Psikolog nasıl seçilir?

Her bilimde olduğu gibi psikolojide de ekoller var. Çalışma şekilleri, insanı ya da sorunu kavrama biçimleri farklı olsa da her ekolün hedefi farkındalığı ve yaşamdan alınan zevki arttırmaktır. En yaygın şekilde karşımıza çıkan analitik ve bilişsel-davranışçı terapilerdir. Psikolog araştırmadan önce hangi ekolün sana daha uygun olduğa karar vermek terapi memnuniyetini arttırabilir. Bir yakının önerisi ya da tanıdığın bir psikoloğun yönlendirmesi ile psikoloğunu seçebilirsin. İnternet yolu ile birçok psikoloğun iletişim numarasına ulaşabilirsin. Aslında nasıl ulaştığın çok önemli değil. Önemli olan karşınızdaki psikoloğun ya da psikolog olduğunu iddia eden kişinin yetkinliğinden emin olmak.  Üniversitede psikoloji okumak, psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden mezun olmak kişiye terapi yapma yetkinliğini kazandırmaz. Kişinin yüksek lisans yapması ya da dernekler tarafından verilen uzun süreli eğitimlere katılması gerekir. Ne yazık ki psikologların meslek yasası ve meslek odası olmadığı için denetleme sistemi ‘hala’ mevcut değil. Dolayısıyla bu eksiklik birçok kişi tarafından suistimal ediliyor. Bu durumda kendini korumak sana düşüyor. Görüştüğün psikoloğa nereden mezun olduğunu, hangi eğitimleri aldığını, uzmanlığını nerede yaptığını sorabilirsin. Bu senin en doğal hakkın. Güvenmediğin biri ile sağlıklı bir terapötik ilişki kuramazsın. Terapi kendin için yaptığın maddi ve manevi bir yatırım, dolayısıyla sormadan, araştırmadan karar verme. Bütün bunların yanında terapinin maddi boyutu da düşünülmeli. Çünkü hiçbir terapi bir seansta bitmez, sürdürülebilir olması için bütçene uygun olması gerekir. Görüştüğün psikoloğun seans ücreti senin için yüksekse bunu dile getirebilirsin, bazı psikologlar bu durumlar için çözüm üretebilir ya da daha uygun ücretli bir psikolog önerisinde bulunabilirler. Yeni mezun psikologlar çoğunlukla çok düşük fiyatlara terapi yaparlar, bu kişilere ulaşmayı da deneyebilirsin. Hatta bazı hastane ve üniversitelerde staj programları gereği ücretsiz seans yapıldığı da oluyor, belki bu imkandan da faydalanabilirsin. İşin özü sen terapiye başlamaya karar ver, bir yol mutlaka bulunur.

Yazar: Görkem Emek

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.


Paylaş

Görkem Emek

İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde psikoloji okuduktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi'nde klinik psikoloji yüksek lisansını tamamladı. Mesleki deformasyonun sonucu olarak sınırlarını zorlamak hayatının en büyük uğraşı, yazma çabasını da bu yüzden devam ettiriyor. Dinamik terapilerle ilgileniyor, köpeğine aşık. Şu günlerde Türkiye'de bir klinisyen ve bir kadın olarak var olmaya çalışıyor.