Irvin D. Yalom
  • 17 Haziran 2016
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Yaşam, birbirinin kopyası iki yokluğun, doğumdan önce ve ölümden sonra gelen iki karanlığın arasında çakan bir kıvılcımdır.

Freud’un tezlerini bir adım daha öteye taşıyan, kolay okunan ve psikoterapiyi bizlere sevdiren Irvin D. Yalom, benim favori yazarlarımdan biridir. İlk olarak“Existential Psychotherapy – Varoluşçu Psikoterapi” adlı eserini okumuş ve çok etkisinde kalmıştım. Bu kitapta, yaşamsal dört kaygıyı –ölüm, özgürlük, varoluşsal yalıtım ve anlamsızlık- ele alarak bizi bunlarla yüzleşmeye çağırıyor. Hedef kitleyi psikiyatrist ve psikologlarla sınırlamak yanlış olur, insanların neyi neden yaptığıyla ilgilenen herkes bu kitabı okumalıdır. Freudyen ve neo-freudyen (kişiler arası) psikodinamikleri de bir adım öteye taşıyan varoluşçu psikodinamikler ve terapi ile psikanalize yepyeni bir boyut getirmiştir.

Irvin D. Yalom, 1931 doğumlu Rus kökenli, Yahudi asıllı ABD’li psikiyatrist, psikoterapist, varoluşçu, yazar ve eğitimcidir. Boston Üniversitesi’nde tıp tahsilini tamamlayan Yalom, 1956 yılında Johns Hopkins’den doktorasını aldıktan sonra uzun yıllar başarıyla sürdüreceği akademik kariyerine 1963’te Stanford Üniversitesi’nde başlar. Standford’da halen psikoterapist, yazar ve fahri profesör olarak görev yapmaktadır.

Irvin D. Yalom, hayatı boyunca hasta görerek, klinik çalışmalara katılarak, konferans ve seminerlerde konuşmalar yaparak ve kitap yazarak çalışmalarını aralıksız sürdürmüştür. Başarılı bir akademisyen olan ve kendisi gibi yayınlanmış eserleri bulunan eşi Marilyn ile birlikte, tıp, yaratıcı yazarlık, tiyatro yönetmenliği, klinik psikoloji gibi değişik alanlara yönelmiş dört çocukları ve beş torunlarıyla aynı coğrafyada, San Francisco körfez bölgesinde yaşamaktadır.

En büyük başarılarından biri de, Bati filozoflarını kendi romanlarına karakter olarak yerleştirip onların temel öğretilerini ve algılayışlarını sokaktaki adamın anlayabileceği şekilde damıtmasıdır. Bugüne kadar Nietzsche, Freud, Breuer ve Schopenhauer gibi Bati felsefesinde ve tıbbında rol oynamış insanları kendi karmaşıklarından çıkarıp hayatları boyunca ortaya koymaya çalıştıkları başyapıt fikirleri ve öğretileri sade bir şekilde vermeyi başardı.

Okuduğum ve özellikle önereceğim diğer kitapları da “The Schopenhauer Cure – Bugünü Yaşama Arzusu”, “When Nietzsche Wept – Nietzsche Ağladığında” ve“Love’s Executionerand Other Tales of Psychoterapy – Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri”dir.

Irvin D. Yalom“Bugünü Yaşama Arzusu” adlı eserinde San Fransisco’ da yaşayan bir psikoterapistin ölümcül bir hastalığa tutulması öğrenir ve iç hesaplaşması başlar. Geçmişteki kurtardığı ve kurtaramadığı hastalarını düşünür. Çıkmazda olan psikoterapist, yardımcı olamadığı eski hastası Philip’ e rastlar ve onun Schopenhauer sayesinde iyileştiğini ve kısa zaman sonra psikoterapist olacağını öğrenir. Philip’e mentörlük konusunda yardım ederse nasıl Schopenhauer’un onu iyileştirdiğini anlatacaktır. Tema; ölüm ve ölüm korkusu, hayatın son demlerinde yaşayan insanların psikolojisidir.

Birçoklarınca en ünlü eseri kabul edilen ilk romanı olan “Nietzsche Ağladığında” da ise, varoluşun “kader, hakikat, ölüm, yüzleşme, inanç” gibi sorularını Nietzsche, Freud ve Salome’nin hayatlarıyla beraber kurgu bir hikayede işlemiştir. Edebiyatla felsefenin başarıyla aynı çatıda toplanmış romanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
“Aşkın Celladı” adlı eserinde Dr. Yalom yine bir ilki gerçekleştirir ve on hastası veya danışanıyla birlikte yaşadığı terapi sürecini, onlarla paylaştığı anları, yalnızlıktan, ölümden, yaşama amacını yitirmekten korkmanın onlar için ne demek olduğunu anlatır, ama asıl önemlisi, bir terapist olarak kendi içinde yaşadıklarını, kaygılarını, tereddütlerini, öfkelerini ve zaaflarını da büyük bir açık yüreklilikle okurlarıyla paylaşır.

Rol yapmadan, okurla arasına mesafe koymadan, bir “bestseller” akıcılığında ve hatta “şişman insanlara karşı ön yargısı”, “terapist-hasta cinsel çekimi” ve “büyük meme fantezisi” gibi sorunlarını açıklıkla okuyucuyla paylaşan bir büyük üstatdır Yalom. Hala keşfetmemiş arkadaşlarıma kendi zihninin ve bedeninin dehlizlerinde gezinme ayrıcalığını tatmak için şiddetle tavsiye ediyorum.

“Pek yakında, belki yalnızca kırk yıl içinde, beni şahsen tanıyan en son kişi de bir daha uyanmayacağı o gizemli yolculuğa çıkacak. İşte o zaman ben gerçekten ölmüş olacağım – yani hiçbir canlının hafızasında yaşamadığımda. Her zaman çok yaşlı birinin bir ya da daha çok insanı tanıyan en son kişi olduğunu düşünmüşümdür. O kişi öldüğünde, onunla birlikte yok olup giden diğer canlıların varlığını. Benim için o son kişi kim olacak acaba? Kimin ölümü beni gerçekten gömecek?”

Yazar: Semih Yaman


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir