Paylaş

1819 yılına gelindiğinde, Francisco Goya birçok badire atlatmıştı. Goya hem Napolyon’un İspanya’yı işgal etmesinden dolayı savaşın kaosuna hem de İspanya hükümetinin meşruti monarşi ile mutlak monarşi arasında gidip gelmesinden dolayı İspanya’nın yaşadığı kaosa şahit oldu. Birkaç kez ara ara ona delirdiğini düşündürtecek kadar ağır ve ölümcül hastalığa yakalandı. Sonunda bu hastalıklardan biri onu sağır bıraktı. İnsanlık adına çektiği acısı, delilikten ve ölümden korkusu giderek artan Goya, Madrid’in dışındaki Quinta del Sordo veya Sağır Adam’ın Evi olarak anılan villasına çekildi.

Bu villada, en karanlık ve garip çalışmalarını yapacaktı. Goya, evinin duvarlarına çizdiği bu resimleri bildiğimiz kadarıyla kimseye atfetmemiştir. Bunlar, önceki eserlerinden oldukça farklı, kötümser ve görünen o ki yalnızca kendisi için yaratılmış resimlerdi. Goya, bu resimleri hiçbir zaman isimlendirmemesine rağmen tarihçiler onlara betimleyici bir isim verdiler. Eserlerinin tümü toplu bir şekilde “Kara Tablolar” olarak anılıyor.

Kara Tablolar’ın Kasvetli Anlamı

On dört resim neredeyse hiç çeşitlendirilmeden koyu renklere boyanmıştı – zaten onları Toz Pembe Resimler olarak anmıyoruz. İnsan figürleri ya Gülen Kadınlar [Women Laughing]’daki gibi şekli değişmiş, bulanık, deforme olmuş yüzler şeklinde ya da İki İhtiyar Adam [Two Old Men]’daki gibi fısıldayan goblinoid [1] gibi uydurma canavarlar şeklinde betimlenen ekspresyonist bir tarzda boyanmıştır. Goya, insanların birbirine yaptığı zulmü görmüş ve resimlerinde onların içindeki canavarlığı yüzlerine yansıtmıştı.

Bunların yanı sıra, bahsi geçen Kara Tablolar’ın birçoğunu yorumlamak zordur. Goya, bu resimleri ne halka arz etmek amacıyla çizmişti ne de resimlerin konularıyla ilgili bir açıklama yapmıştı. Birçok resmin arka planı, siyahla kahverengi tonları arasında geçiş halindedir ve bu arka planlarda, yorum yapabileceğimiz detaylar bulunmamaktadır. Resimlerin başlıkları bile sanat tarihçileri tarafından konmuştur.

En açık şekilde anlamlandırabileceğimiz resim olan Sopalarla Düello [Duel with Cudgels], bacakları bataklığa saplanmış ve rakibini öldüresiye dövmeden kaçmanın mümkün olmadığı bir şekilde ölümüne dövüşen iki köylüyü gösterir. Birçok uzman, resimde dönemin İspanya’sının boğuştuğu şiddetli iç savaşın bir tasviri olduğu konusunda hemfikirdir: anavatanlarında sıkışıp kalan insanların ilerlemesinin tek yolunun zafer olduğunun anlatıldığı bir iç savaş tasviri.

Ne var ki bir grup insanın şeytani bir keçi-insana gözlerini dikip baktığı Cadılar Ayini [The Witches’ Sabbath] resmini veya dört simsiyah figürün bir arazinin üzerinde uçuştuğu Atropos [Mireler/The Fates] resmini anlamak için Goya’ya sormanız gerekecektir.

Goya’nın En Korkunç Resmi

Kara Tablolar’ın içerisinde şüphesiz en meşhur olanı Oğlunu Yiyen Satürn [Saturn Devuoring His Son]’dür. Bilmeyenler için Roma’daki tanrılardan biri olan Satürn [2], Olympos’ta yaşayan geleneksel tanrılardan önce gelen titanlardan biriydi. Tıpkı babası Caelus’u devirerek kendisinin iktidar olması gibi işittiği kehanete göre kendi çocuklarından birisi de aynısını ona yapacaktı. Bundan kaçınmak için doğar doğmaz çocuklarından kurtuldu.

Roma mitolojisinde Satürn’ün, çocuklarını bütün halde yuttuğu anlatılır – söylencenin devamında Jüpiter (Yunan mitolojisindeki karşılığı ile Zeus), babası tarafından yenilmekten kaçıp yutulan kardeşlerini babasının karnından kurtarmak için ona kusmasını sağlayacak bir zehir verir. Bu sahnenin çoğu tasvirinde Satürn, çocuklarını hırsla yutarken resmedilir.

Ancak Oğlunu Yiyen Satürn’de, Satürn’ün, yarısı yenmiş çocuğunu acımasızca çiğnediği görülür – her yer kanla kaplı ve çocuk açık bir şekilde ölüdür. Bu resmin en çarpıcı detayı ise Satürn’ün kahrıdır. Bu konuyu ele alan önceki resimlerde Satürn, anlayışsız bir şekilde işlenmiştir. Goya’nın versiyonunda ise Satürn, yüzünde çıldırmış ve ıstırap dolu bir ifade ile karanlıkta çömelmiş vaziyettedir. Oğlunu Yiyen Satürn’de bu titan, hayatta kalabilmek için çocuklarını yediği için mahvolmuş ve delirmiş gibi görünüyor.

Resim, muhtemelen koleksiyondaki en korkunç resim. Bu resmi Goya’nın delirmekten veya ölmekten korkusu ile ilişkilendirerek spekülasyonlar üretebiliriz ancak ressamın bu resmi aslında neden yaptığı ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Goya için bu resmin ne anlama geldiğinin ardında yatan gizem de bir asırdır sanat tarihçilerinin dikkatini çeken şeyin bir parçasıdır.

Tartışma 

Bu hikâyenin korkutucu çekiciliğine rağmen bazı uzmanlar, Kara Tablolar’ın orijinal yaratıcısının Goya olmadığına inanıyorlar. Öncelikle Goya’nın önceki sanatı ile Kara Tablolar arasında belirgin farklılıklar bulunuyor. Bu durum, Kara Tablolar’ın kişisel ve deneysel çalışmalar olmaları düşüncesiyle açıklanabilir ne de olsa Goya, aristokratlarla komisyon usulü çalışmayı bıraktığından beri deneysel çalışmakta özgürdü.

Ancak bu tabloları Goya’nın yapmadığını öne süren başka detaylar da vardır. La Quinta Del Sordo aslen tek katlı bir evdi, resimler ise hem birinci kattaki hem de sonradan eklenen ikinci kattaki duvarları kaplıyordu. Tarihçiler, Goya’nın zamanındaki yenileme belgelerini buldular ancak hiçbirinde villanın ikinci katından bahsedilmiyordu. İkinci katın eklenmesinin Goya’nın ölümünden sonra olması muhtemeldir – bunun anlamı ise ikinci kattaki Kara Tablolar’ın da sonradan eklenmesidir.

Bazı teorilere göre bu, Goya’nın oğlu Javier’in bu resimleri yarattığı anlamına gelir. Goya’nın evi daha sonra Javier’in oğlu Mariano’ya miras kalacaktı. Para sorunları olan Mariano’nun, villayı sattığı zaman, daha yüksek bir para talep etmek için bu Kara Tablolar’ı Goya’ya atfetmiş olması da mümkündür.

Ancak tabii ki bu, tartışmaya açık bir savdır. Tabloların sanatsal değeri, yaratıcısının kim olduğundan bağımsız bir şekilde resimleri değerli kılıyordu ve yaratıcının –Goya veya Javier, kim olduğu önemli olmaksızın– bu resimleri halka arz etmeye hiç niyeti yoktu. Nihayetinde bunlar; şaibeli geçmişinin, eserlerinin gücünü düşürmek yerine yükselttiği, karanlık ve kişisel derin düşüncelerdir.

Dipnotlar:

  1. Goblin, İngilizcede kötü ruhlar için kullanılan genel bir terimdir. Aynı zamanda soğuk, nemli, karanlık yerde yaşayan kurnaz ve güçlü şekilsiz varlıklar için de kullanılır. Goblinoid ise burada, “goblinleri anımsatan” anlamında kullanılmış. (ç.n.)
  2. Satürn’ün Antik Yunan’daki karşılığı, Uranos ve Gaia’nın çocuğu olan Kronos’tur. (e.n.)

©® Düşünbil (2022)

Yazar: Matt Davis
Çeviren: Yeliz Öztürk
Çeviri Editörü: Selin Melikler
Kaynak: bigthink.com


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com