• 10 Eylül 2018
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Doğu felsefesini ya da Çin tarihini Konfüçyüs‘ten bahsetmeden tartışmak mümkün değildir.

Yoksulluk içinde büyümüş ve yalnız bir anne tarafından yetiştirilmiş Konfüçyüs tüm zamanların en etkili filozoflarından biri olarak hayata devam etti. Yaşadığı kaotik çağı göz önünde bulundurarak birkaç yüzyıl öncesindeki Zhou Hanedanlığı’nın altın çağına özlem duyuyordu.

Çin’in sorunlarının asıl nedeninin ahlaki çöküş olduğu kanısına vardı ve hem bireylerde hem de yönetimde erdeme dönüşün, geçmişin armonisini, ilerleyişini geri getirebileceğine karar verdi. Bu amaçla, kendini yetiştirme ve ritüel felsefesini geliştirdi. Daha sonra, kuzey Çin’in çeşitli eyaletlerini fikirlerini yerine getirecek bir yer bulma amacıyla gezdi.

Bu girişimde başarısız olurken bir yandan ölümünden sonra çalışmalarını sürdürmeye devam eden birçok öğrenciyi eğitti. Konfüçyüsçülük, Han Hanedanı tarafından Konfüçyüs ideallerinin kabul edilmesinden sonra 2000 yıllarında Çin’in baskın ideolojisi olma yolunda yalnızca çok az sayıda fire vererek ilerledi.

Konfüçyüs ne öğretiyor?

Tüm zamanların en büyük düşünürlerinden birini anlamanıza yardımcı olmak için, Konfüçyüs’ten felsefesinin ana hatlarını açıklayan on alıntı seçtik:

Konfüçyüsçuluğun amacı: ‘Junzi’ Nasıl Olunur?

“Cennetin Oğlu’ndan en sıradan insana kadar, istisnasız herkes kendi kendini yetiştirmeyi kök olarak görmelidir.”

Konfüçyüs’ün öğretileri, ahlaki mükemmeliyete ulaşmak için öncelikle kendi kendini yetiştirmeyi sürdürmeye teşvik eder. Bu yetiştirmenin amacı, “beyefendi” veya “üstün insan” olarak tercüme edilen bir ‘Junzi’ (君子 kelime anlamıyla: hükmedenin oğlu) olabilmektir.

Böyle bir kişi samimi, güvenilir, merhametli, alçakgönüllü ve dürüst olacaktır. Bir junzi, başkalarını da kendilerini geliştirmeye teşvik ederek sosyal huzura yol açan bir ahlaki gelişme zincir kurmuş olur.

Bu fikri savunması oldukça radikaldi; Feodal bir toplumda sadece ‘soylu olarak’ değil de doğru eğitime sahip olmakla, büyük bir insan olunabileceğini öne sürüyordu.

Erdem‘i nasıl oluşturursunuz? Ritüeller, çok sayıda ritüel.

“İyi olmayan bir insan ritüelle ne yapabilir?”

Konfüçyüs; ritüel, seremoni ve görgü kuralları, yemek yemek için uygun yolları uzunca konuşma ve başkalarına yol gösterme konularıyla çok ilgiliydi. Bu görünürde gereksiz hareketleri ahlak eğitimimizin hayati bir parçası olarak görürdü. Bu eylemlerle gün içinde ve gün bitiminde meşgul olarak iyiye doğru yönlendirilir ve kötülükten uzaklaşırız.

Buradaki fikir şudur, bir ritüeli doğru olarak yerine getirebilmemiz için, bir yaşlıya boyun eğerek selam vermek gibi, doğru olan duyguları da hissetmemiz gerekir. Bu şekilde yaparak sonunda usta haline gelebiliriz.

Bu, ritüel aptal göründüğünde bile, bunu yapmalıyız demektir. Bir zamanlar bir hayvanın gereksiz yere kurban edilmesine itiraz eden bir öğrenciye açıkladığı gibi, “Siz koyunları seviyorsunuz; ben ise seramoniyi seviyorum.”  Yani, bir eylemin sadece neden yapıldığının değil bize büyümemizde nasıl yardımcı olacağının önemini göstermek istemiştir.

“Bir şey öğrenmek ve sürekli onu deneyimlemek, aslında bu bir zevk değil mi?”

Konfüçyüs, tek avantajının öğrenme sevgisi olduğunu ve eğitimin ahlaki gelişime giden yolda ilk adım olduğunu ileri sürmüştür. Bu amaçla, eğitime karşı olan sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmayı destekledi ve yetişme durumuna bakmaksızın birçok öğrenciyi kabul etti.

Bununla birlikte, gerçekleri veriler olarak salt ezberlemeye karşı uyarılarda bulundu ve bilgi yüklemesinin akıllıca olduğu fikrini kabul etmediğini söyledi. Bu doğru üzerinden hareket etmemizi hatırlatarak “Öğrenmeyi sevmek, bilgiye yakın olmaktır. Bu enerji ile pratik yapmak, ruhaniyete yakın olmaktır” sözünü söyledi.

Erdem, evde başlar.

“Ebeveynlere ve büyük erkek kardeşlere karşı doğru davranış, iyiliğin gövdesi midir?”

Konfüçyüs, aileyi temel ahlaki birim olarak gördü. Toplumu oluşturan ilişkilerin ilk tadını ailede alırız ve sonrasında bizi iyi insanlar yapacak olan ritüelleri, erdemleri uygulama şansını yine ailede yakalarız.

İyi bir aile üyesi olmanın temeli, aileye saygılı olmak, aynı zamanda Çin kültürünün esaslı bir erdemidir.

Ahlaki bir örnek olmak istiyorsanız zirveye çıkmak uzun bir yolculuktur.

On beş yaşında kalbimi öğrenmeye verdim.

Otuz yaşında ayaklarımı sıkıca yere bastım.

Kırk yaşında şüphelerden uzaklaştım.

Elli yaşında göğün emrini öğrendim.

Altmış yaşında sezgi yoluyla herşeyi kavradım.

Yetmiş yaşımda doğru olan şeylere zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim.

İsteklerimize, düşüncelerimize ve eylemlerimize hakim olmak hayat boyu devam eden bir süreçtir. Bir hafta sonunda ideal “üstün insan” olamayız. Asla başarılı olamayacağınızı düşünüyorsanız, Konfüçyüs’ün kendi öğretilerine hakim olması için bir ömür geçirdiğini hatırlayın.

Hükümet, erdemli olmalıdır.

“Sen yönetiyorsun, öldürmek için sebep nedir?” Eğer iyiyi istiyorsan, insanlar iyi olacaktır. Üstün insanın erdemi rüzgârdır, küçük insanın erdemi ise çimendir. Rüzgar esip geçtiğinde çimen eğilmeye mecburdur”  Çin Devleti Hükümdarı Lu , erdemi olmayanları yok etmenin akıllıca olup olmadığını sorduğunda Konfüçyüs bu cevabı vermiştir.

Tek bir duyarlı insanın, etrafındakilerin erdemli hale gelmesine neden olabileceğini söylediği gibi, Konfüçyüs, dürüst bir yöneticinin tüm halkın daha iyi vatandaşlar haline gelmesine yardımcı olabileceğini söyler. Bu nedenle, yöneticilerin, bakanların ve yetkililerin erdemli ve iyi eğitimli olmaları zorunludur.

Aynı zamanda kötü bir yöneticinin zalim insanlar yetiştirebileceği konusunda da uyardı. O zaman, mümkün olan en iyi liderlerin bulunması gerektiğini savundu.

Meritokrasiye olan bu adanmışlık, öğretilerinin başka yerlerinde de görülür ve Konfüçyüs, bakanlarının, işlerinde en iyi şekilde kullanabilecekleri Junzi’leri  bulmalarına yardımcı olacak kapsamlı sivil hizmet sınavlarını hazırladı. Batı, daha sonra bu oldukça güzel fikri ondan esinlenerek uygulamıştır.

Cennetin yollarını bilin ancak öbür dünya hakkında endişe etmeyin.

“Yaşamı bilmiyorsak ölümü nasıl bilebiliriz?”

Konfüçyüsçülük yaşamak için bir felsefedir. Bu yüzden, ölümden sonra neler olduğuyla ilgili kesin detaylarla ilgilenmez Konfüçyüs’ün kendisi bu konuda spekülatif konuşmayı reddetmiştir.

Konfüçyüs aynı zamanda evrensel düzene inanır , bunu bize 天 (tian) olarak gösterir ve ‘cennet’ olarak çevrilir. İnsanların bu düzene saygı duyması ve doğru yaşamasının yollarını arar fakat öğretilerinde bununla ilgili çok nadir konuşur. Konfüçyüsçülük; ruhların, hayaletlerin ve Tanrıların varlığını sürdürür ve saygı duyulup inanılmaları gerektiğini savunur.

Basit ahlak biçimi

“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi, başkalarına yapma.”

Bu kuralı takip etmek yukarıda açıklanan kişisel gelişim şekillerinin yerini almazken, Konfüçyüs bunu mükemmel bir kural olarak görmüştür ve erdemli kişi her halükarda böyle davranmalıdır.

Konfüçyüs hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, hayatı ve fikirleri hakkında mükemmel bir belgesel bulabilirsiniz. Ayrıca hayatıyla ve felsefesiyle ilgili kitapları kütüphanede bulabilirsiniz fakat dikkatli olmanızda fayda var. Harvard’lı tarihçi Michael Puett, röportajda Batılıların Doğu felsefesini yanlış şekilde yorumlamaya meyilli olduklarını söylüyor.

Yazar: Scotty Hendricks
Çeviri: Rüveyde Müge Turhan
Kaynak:  bigthink

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com